İşte insan ******
LATİFE Hanım ile nikahını kıyacak imamı beklerken, Fevzi Çakmak'a "Ben böyle bir nikah hayal etmiyordum, kızı kaçırıp atla kırlara kaçayım isterdim" diyen...
Tayı ölünce ağlayan...
Köpeği ölünce ağlayan...
Köylü kadın peynir verince ağlayan...
Aslında her fırsatta ağlayan...
Bu yüzden "İyi ki çocuğum olmamış" diyen...
Kendisine asılan kadınlara "Çocuğum, kızım" diye hitap eden...
Harp Okulu'ndan beri içen, baş ağrısı çektiği ve sarsıldığı için üç dubleden fazla içmeyen, gündüzleri ağzına alkol almayan, Hasan Rıza (Soyak) başta olmak üzere herkese "Beynim 24 saat çalışıyor, beni uyutmuyor. Uyumam lazım" diyen, "Çevremi görüyorsunuz, ben içmeyeyim de kim içsin. Soframa geliyorlar, ama kimse rahat yanıt veremiyor ama alkol onları rahatlatıyor" diye yakınan...
1932 yılında Türk Tarih Kongresi'nde elinde İtalyanca bir kitapla yanına gelerek, "Paşam, bu kitapta size diktatör diyorlar, doğru mu?" diye soran öğretmene, "Çocuğum diktatör olsaydım, bana bu soruyu sorabilir miydin?" yanıtını veren...
Silahını temizlerken tabancasının ateş alması ve kız kardeşi Makbule Hanım'ı yüzünde bir sıyrık bırakarak yaralamasına çok üzülen ve doktorlara "iz bırakmasın" diye adeta yalvaran... Hazreti Muhammed'e ve Fatih Sultan Mehmet'e hayran olan...
1930 yılında kendisine gönderilen Hazreti Muhammed'le ilgili kitabı gerçekler kadar yanlışlarla dolu olduğu için beğenmeyerek, "Muhammed'i bana, sönük bir derviş gibi tanıtmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini anlayamamışlar" diyen, ve Uhud Savaşı'nın planını çizdikten sonra İnönü'ye dönerek şöyle devam eden: "Bir komutan olarak bak bakalım bundan daha mükemmel bir savaş yapabilir miydin?"
İnsan ******'ü anlayabilmek için önce insan olmak gerekir.
CAN Dündar'ın derin hayal kırıklığı yaratan "Mustafa" belgeselsinden hemen sonra Erol Mütercimler'in 25 yıllık emeğinin ürünü olan "Fikrimizin Rehberi: Gazi Mustafa Kemal" kitabı ilaç gibi geldi.
Mütercimler, dürüst bir aydının yapması gerekeni yaptı. Büyük ******'e dört yandan saldırıldığı, 57 yıllık kısa ömrüne yüzyılları sığdıran o büyük dahinin ayık gezmeyen bir ayyaş gibi gösterilmek istendiği ve özellikle "İnsan ******" arayışının maksatlı şekilde gündeme getirildiği şu dönemde, büyük kurtarıcının hayatına ilişkin kimi detayların tekrarlanması, samimi ******çülerin yüreğine su serpti.
ATATÜRK'ÜN, kendi parasıyla Türkçe Kuran-ı Kerim bastırıp, köy köy dağıttırdığı ve Hz. Muammed'e hayran olduğu bilindiği halde, İngiliz The İndependent gazetesi, onu din karşıtı gösteren "Mustafa" belgeselinin yarattığı tartışmalara dikkat çektiği haberinde, "Mustafa filmi, 'reel' ****** portresiyle Türkiye'yi böldü" başlığını kullanmış.Türklerin, "Cumhuriyetin kurucusu ve 20. Yüzyıl'ın en başarılı sosyal modernizasyon programının mimarı" olarak ******'e büyük bir saygı gösterdiği doğru...
Ama Can Dündar'ın "Mustafa" belgeselinin "reel (gerçek) ****** portresi" çizdiği iddiası temelden yanlış...
LATİFE Hanım ile nikahını kıyacak imamı beklerken, Fevzi Çakmak'a "Ben böyle bir nikah hayal etmiyordum, kızı kaçırıp atla kırlara kaçayım isterdim" diyen...
Tayı ölünce ağlayan...
Köpeği ölünce ağlayan...
Köylü kadın peynir verince ağlayan...
Aslında her fırsatta ağlayan...
Bu yüzden "İyi ki çocuğum olmamış" diyen...
Kendisine asılan kadınlara "Çocuğum, kızım" diye hitap eden...
Harp Okulu'ndan beri içen, baş ağrısı çektiği ve sarsıldığı için üç dubleden fazla içmeyen, gündüzleri ağzına alkol almayan, Hasan Rıza (Soyak) başta olmak üzere herkese "Beynim 24 saat çalışıyor, beni uyutmuyor. Uyumam lazım" diyen, "Çevremi görüyorsunuz, ben içmeyeyim de kim içsin. Soframa geliyorlar, ama kimse rahat yanıt veremiyor ama alkol onları rahatlatıyor" diye yakınan...
1932 yılında Türk Tarih Kongresi'nde elinde İtalyanca bir kitapla yanına gelerek, "Paşam, bu kitapta size diktatör diyorlar, doğru mu?" diye soran öğretmene, "Çocuğum diktatör olsaydım, bana bu soruyu sorabilir miydin?" yanıtını veren...
Silahını temizlerken tabancasının ateş alması ve kız kardeşi Makbule Hanım'ı yüzünde bir sıyrık bırakarak yaralamasına çok üzülen ve doktorlara "iz bırakmasın" diye adeta yalvaran... Hazreti Muhammed'e ve Fatih Sultan Mehmet'e hayran olan...
1930 yılında kendisine gönderilen Hazreti Muhammed'le ilgili kitabı gerçekler kadar yanlışlarla dolu olduğu için beğenmeyerek, "Muhammed'i bana, sönük bir derviş gibi tanıtmak gayretine kapılan bu gibi cahil adamlar, onun yüksek şahsiyetini anlayamamışlar" diyen, ve Uhud Savaşı'nın planını çizdikten sonra İnönü'ye dönerek şöyle devam eden: "Bir komutan olarak bak bakalım bundan daha mükemmel bir savaş yapabilir miydin?"
İnsan ******'ü anlayabilmek için önce insan olmak gerekir.
CAN Dündar'ın derin hayal kırıklığı yaratan "Mustafa" belgeselsinden hemen sonra Erol Mütercimler'in 25 yıllık emeğinin ürünü olan "Fikrimizin Rehberi: Gazi Mustafa Kemal" kitabı ilaç gibi geldi.
Mütercimler, dürüst bir aydının yapması gerekeni yaptı. Büyük ******'e dört yandan saldırıldığı, 57 yıllık kısa ömrüne yüzyılları sığdıran o büyük dahinin ayık gezmeyen bir ayyaş gibi gösterilmek istendiği ve özellikle "İnsan ******" arayışının maksatlı şekilde gündeme getirildiği şu dönemde, büyük kurtarıcının hayatına ilişkin kimi detayların tekrarlanması, samimi ******çülerin yüreğine su serpti.
ATATÜRK'ÜN, kendi parasıyla Türkçe Kuran-ı Kerim bastırıp, köy köy dağıttırdığı ve Hz. Muammed'e hayran olduğu bilindiği halde, İngiliz The İndependent gazetesi, onu din karşıtı gösteren "Mustafa" belgeselinin yarattığı tartışmalara dikkat çektiği haberinde, "Mustafa filmi, 'reel' ****** portresiyle Türkiye'yi böldü" başlığını kullanmış.Türklerin, "Cumhuriyetin kurucusu ve 20. Yüzyıl'ın en başarılı sosyal modernizasyon programının mimarı" olarak ******'e büyük bir saygı gösterdiği doğru...
Ama Can Dündar'ın "Mustafa" belgeselinin "reel (gerçek) ****** portresi" çizdiği iddiası temelden yanlış...