Dostluk Cafesi

hoşgeldiniz lütfen üye olun yada giriş yapın

Join the forum, it's quick and easy

Dostluk Cafesi

hoşgeldiniz lütfen üye olun yada giriş yapın

Dostluk Cafesi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Çocuk Yetiştirmek...

    @DENIZYILDIZIM@
    @DENIZYILDIZIM@
    üye


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 76
    Yaş : 61
    Nerden : tekirdağ
    Ruh Hali : Çocuk Yetiştirmek... Idaree11
    Kayıt tarihi : 18/10/08


    Rep:
    Çocuk Yetiştirmek... Left_bar_bleue10/1000000Çocuk Yetiştirmek... Empty_bar_bleue  (10/1000000)
    aktiflik:
    Çocuk Yetiştirmek... Left_bar_bleue1000/1000Çocuk Yetiştirmek... Empty_bar_bleue  (1000/1000)

    Çocuk Yetiştirmek... Empty Çocuk Yetiştirmek...

    Mesaj tarafından @DENIZYILDIZIM@ Perş. Ara. 25, 2008 2:21 pm

    >Çocuk Yetiştirmek...
    >
    >Cocuk yetistirmek üzerine hos bir yazi....
    >
    >Kapı komşum David'in beş ve yedi yaşında iki çocuğu var.
    >
    >Bir gün yedi yaşındaki oğlu Kelly'ye benzinle çalışan çim biçme
    makinesiyle
    >nasıl çim biçildiğini Öğretiyordu.
    >
    >Makineyi çim üzerinde nasıl döndüreceğini öğretirken eşi Jan, David'i bir
    >soru sormak için içeri çağırdı. David içeri girince, Kelly makineyi
    >çalıştırdı ve çimlerin ortasındaki çiçek tarhına daldı. Çiçek tarhı bir
    >anda mahvolmuştu.
    >
    >
    >David döndüğünde gördüğü manzara karşısında çılgına döndü. Bütün
    komşuların
    >çok beğendiği, emek emek kendi elleriyle yaptığı çiçek tarhı yoktu artık.
    >David tam sesini yükseltmeyebaşlamıştı ki, Jan dışarıya çıktı ve David'e:
    >
    >''David, çiçek değil, çocuk yetiştirdiğini unutma!'' dedi.
    >
    >Jan bu sözleriyle bana ana- baba olarak önceliklerimizin ne olduğunu çok
    >güzel hatırlattı. Çocukların kendileri ve benlik saygıları,
    çırabilecekleri
    >ya da hasar verebilecekleri herhangi bir fiziksel nesneden çok daha
    >önemlidir. Bir futbol topunun kırdığı bir cam, Dikkat edilmediği için
    >kırılan bir lamba ya da mutfakta elden kayıp, kırılan bir tabak zaten
    >kırılmıştır. Çiçekler zaten ölmüştür. Verilen bu zararı, bir de ben
    >çocuğumu inciterek, yaşam sevincini öldürerek iki katına çıkartmamalıyım.
    >
    >Birkaç hafta önce kendime spor bir ceket aldım ve dükkan sahibi Mark
    >Michaels ile anne-babalık üzerine biraz sohbet ettik. Mark bana eşi ve
    yedi
    >yaşındaki kızlarıyla dışarıya yemeğe çıktıkları bir gece kızının masadaki
    >bardağı devirdiğini anlattı. Masadaki su temizlenip, anne- babası
    >üzülmemesini söyledikleri zaman kızı onlara bakmış ve, ''Biliyor musunuz,
    >size diğer anne babalara benzemediğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
    >Arkadaşlarımın çoğunun anne-babaları böyle bir durumda onlara bağırır ve
    >bir de daha dikkatli olmaları konusunda onlara söylev çekerler. Böyle bir
    >şey yapmadığınız için size teşekkür ederim!'' demiş.
    >
    >Bir seferinde ben arkadaşlarımla yemekteyken, benzer bir olay oldu. Beş
    >yaşındaki oğulları masaya bir bardak süt döktü. Arkadaşlarım çocuklarına
    >bağırmaya başlayınca, ben de bilerek çarptım ve kendi bardağımı devirdim.
    >48 yaşında olmama rağmen nasıl halâ aynı şeyi yaptığımı anlatmaya
    >başlayınca, çocuğun gözleri parladı ve anne babası gereken mesajı alıp,
    >çocuklarına bağırmaktan vazgeçtiler.
    >
    >Her gün halâ yeni bir şeyler öğrendiğimizi unutmak bazen ne kadar da kolay
    >oluyor. Geçenlerde Stephen Glenn'den ünlü bir araştırmacı bilim adamı
    >hakkında bir öykü dinledim. Bu bilim adamının tıp konusunda yeni ve çok
    >önemli buluşları olmuştu.
    >
    >Bir gazete muhabiri röportaj yaparken kendisine, ortalama bir insandan
    >nasıl olup da daha farklı ve yaratıcı bir insan olduğunu sormuş. Kendisini
    >diğerlerinden ayıran özellik neymiş?
    >
    >Bilim adamı bu soruyu ''iki yaşındayken annesinin yaşadığı bir deneyim
    >nedeniyle'' diye cevaplamış. Bilim adamı buzdolabından süt şişesini
    >çıkartmaya çalışırken, şişe elinden kayıp yere düşmüş ve ortalık süt
    gölüne
    >dönmüş. Annesi mutfağa geldiğinde, ona bağırmak, söylenmek ya da
    >cezalandırmak yerine, 'Robert, ne Kadar güzel bir hata yaptın! Daha önce
    bu
    >kadar büyük bir süt gölü görmemiştim. Evet, olan olmuş. Şimdi birlikte
    >burayı temizlemeden önce biraz yerdeki sütle Oynamak ister misin?'' demiş.
    >
    >O da eğilip, oynamış yere dökülen sütle.
    >
    >Birkaç dakika sonra Annesi,'Robert, bu tür bir şey yaptığında, bunu senin
    >temizlemen ve her şeyi eski haline getirmen gerektiğini biliyor musun?
    Bunu
    >nasıl yapmak istersin? Bir sünger mi kullanalım, bir havlu ya da bir bez
    >mi? Hangisini istersin?'
    >
    >demiş. Robert süngeri seçmiş ve birlikte yere dökülen sütü temizlemişler.
    >Daha sonra annesi, ''Biliyor musun, burada yaşadığımız olay, senin iki
    >minik elinle bir süt şişesini taşıyamadığın kötü bir deneyimdi. Şimdi arka
    >bahçeye çıkalım ve şişeyi suyla doldurup, senin dolu bir şişeyi düşürmeden
    >taşımanı sağlayalım'' demiş. Küçük çocuk şişeyi boğazından iki eliyle
    >tutarsa, düşürmeden taşıyabileceğini öğrenmiş. Ne güzel bir ders! Bu ünlü
    >bilim adamı daha sonra, o anda bir hata yaptığı zaman bundan korkmaması
    >gerektiğini öğrenmiş.
    >
    >Yapılan hataların yeni bir şeyler öğrenmek için çok güzel fırsatlar
    >olduğunu anlamış. İşte bilimsel araştırmalardaki deneyler de bu temele
    >dayanır zaten. Bir deney başarısız olsa bile, o deneyden çok değerli
    >bilgiler elde edilir. Bütün anne-babalar çocuklarına, annesinin Robert'a
    >davrandığı gibi davransalar çok daha iyi olmaz mı?
    >
    >Son öykümüz de aynı tutumu yetişkinler bağlamında anlatıyor. Bu öyküyü
    >birkaç yıl önce bir Radyo programında Paul Harvey'den dinlemiştim. Genç
    bir
    >kadın işten evine dönerken arabasının çamurluğuyla, bir başka arabanın
    >tamponuna vurmuş.
    >
    >Kadıncağız ağlamaya başlamış, çünkü arabası yeniymiş. Bu durumu kocasına
    >nasıl açıklayacakmış? Diğer arabanın sürücüsü anlayışlı davranmış, ama
    yine
    >de birbirlerine plakalarını ve ruhsat numaralarını vermeleri gerektiğini
    >açıklamış. Genç kadın, belgelerinin bulunduğu zarfı açtığında, zarftan
    yere
    >bir kağıt düşmüş. Kağıtta eşinin el yazısıyla şu sözler yazılıymış:
    >
    >''Sevgilim, bir kaza yaptığında, arabayı değil, seni sevdiğimi unutma!''
    >
    >"Şimdi bir kez daha çocuklarımızın, maddesel şeylerden çok daha önemli
    >olduklarını hatırlayalım. Bunu aklımızdan çıkarmadığımız zaman,
    >çocuklarımız benlik saygısı kazanır ve yüreklerinde sevgi tomurcukları
    >belirir. Dünyadaki en güzel çiçek tarhlarından daha güzel bir insan
    >olurlar."
    >
    >Sevgili arkadaşlar bu güzel yazıyı evde hep birlikte okumalısınız.
    >Bilginizi ve Sevginizi büyütün.

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 1:48 pm