Dostluk Cafesi

hoşgeldiniz lütfen üye olun yada giriş yapın

Join the forum, it's quick and easy

Dostluk Cafesi

hoşgeldiniz lütfen üye olun yada giriş yapın

Dostluk Cafesi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

4 posters

    ŞEHİR VE İNSAN

    _ezelim_
    _ezelim_
    Banned
    Banned


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 90
    Yaş : 36
    Nerden : antalya
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Aggres10
    Kayıt tarihi : 13/10/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue1/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (1/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından _ezelim_ C.tesi Ekim 25, 2008 4:45 pm

    Şehir ve İnsan

    Sakin: Bir kimlik varsa bana dair, bana yakıştırılan, bana iliştirilen, benim olması istenen ve daha virgüllü cümlelerle sayabileceğim, işte tam da onu taşımıyorum ben. Bıraktım bir şehirde kimliğimi. Devrimci bir örgütlenme gibi ilmek ilmek dokudum ben kendimi ve orada bıraktım. Yitik bir şehir de değil üstelik. Basbaya karşımda, ardımda, içimde…
    Her insanın bir kokusu olur da şehirlerin olmaz mı? Hele bir de insanın kokusuyla şehir karışmışsa birbirine, burnum sızlar, yaşım düşmez.
    Ben sayıyorum yerimde, şehir gidiyor. Rimelini sürmüş, kokusunu sürümüş kırıtıyor. Hiç sevmedim böyle aşifteleri ama seni sevdim be… Fazla kırıtma olur mu? Orospu etmesinler seni de. Kokun baş döndürücü, geceden kalmış teninde, yine denizi aldın konuna değil mi? Bu tuz kokman bundandır, yağmuru aldın sonra, toprak kokmansa bundandır. Baş döndürüyorsun! Bir insanla bir şehrin kokusuna âşık olmak nedir bilir misin? Nasıl da uyuşur insan, bir sabah her ikisiyle birden uyandığında. Geride kaldı biliyorum."Avutma kendini" deme bana, avuntularım besler umudumu. Kırılıp da düşmediysem bundandır.

    Şehir: Sana iliştirilenler değil, senin suretinde yazandır asıl tarih dediğim. Tarihler taşırım, hikâyeler… Koynumda saklarım.
    İnsanlar gelip gider. Her giden ardında mutlaka bir şey bırakır; içimde, derinde. Ve hikâyelerin hepsi birbirinin içinden geçer burada. Lakin binmez biri diğerinin üstüne asla. Her gelen hayatla, biraz daha genişler bedenim, biraz daha…
    Ve kokular… Hafızamın asma kilidini bir yüzler, bir de onlar kırar. Herkes, aradığı neyse, kimse ya da; onun kokusunu duyar aslında. Hepsi vardır kokumun içinde. Toprağı denizle aldattım dün gece, denizi de toprakla, önceki gece… Koynum vatanıdır her ikisinin de. Peki ya senin vatanın neresi? Yabancı mısın yoksa yerli mi? Yoksa sadece gelip geçenlerden mi? Nedir bu aidiyet dedikleri?

    Sakin: Ne yabancıyım ne yerliyim, aslına bakarsan yerli yersiz gidenlerdenim. Yolcu doğmuşum ama sevmem yolculuğu. Yollara bakmak değil usandığım, kalanlara el sallamaktır. İnsan hiçbir yere, hiç kimseye alışmamalı aslında. Senin için de zor olsa gerek, gidenin ardında kalmak! Sanırım ayrılıklar giden için de kalan için de can acıtıyor ve herkes kendine büyük bir dert biçiyor. Oysa bilmek lazım ki herkesin derdi kendine büyük ve hayat bir başkasının yerine koyabilmektir kendini biraz da.
    Sancılı biriyim hep, cenin gibi kıvrılır kalır bedenim, sokaklarında serseri görünmem, insanların eğreti bakışları bundandır. Yasal bir uyarıdır kimliğim, aykırı durur üstlerine. Pazarlık etme diyor sokakların. Şimdi karşıma dikilip aidiyet diyorsun. Düş inanç ve kırılma… Umut dahi kalmadı ki yarınlara. Nasıl sürgün verir inancım umutlar olmadan? Tekrar düşün, tekrar tekrar ve öyle sor bana. ‘Aidiyet hissettin mi hiç hayatında?’

    Şehir: Ne yabancısın ne yerlisin… Onlardan başka değilsin. Zira oldu önceden de yerli yersiz gidenler ki; suçlamalar kaldır geriye, acıları bile olmadı bu gidişlerin, ne kötü. Sebepsiz gidişlerdense katil bir terk edilmeyi yeğlerim ben. Anlamı olmalı en başta kavgaların sonra da gidişlerin.
    Alışmamalıymış… Gereklilik kipiyle konuşmayı bırak, ideal insana gerdan kırmam ben. Aşüfteliğimin karakteri buradan gelir; cüretkârlığımın tutarlılığı… Alıştın sen de işte kabul et, sokaklarımı ellerine çözüp vermeyeceğim ilmek ilmek…
    Kalmak… Nazım demişti zamanında… ‘Kimisi otların balıkların çeşidini bilir, ben…’ Çok sevdim nazımı. Ama o beni de aldattı. Ve benim de onu… Aldattığım oldu, mavi bir çocukla. Nasıl bir ihanettiyse onunki, kanayan yerlerim ışıl ışıldır hala acıdan. Ki gitti mi; işte böyle gitmeli insan!
    Kalmak… Hiç evim ve vatanım olmadı benim. Ve hiç bavulum… Ev bildiler beni, bu, hiç annesi olmamış birinin anne olması gibi. Ben aidiyet nedir bilmem. Tek bildiğim saklamak ve zamanı kollamaktır. Nazımı saklamıştım koynuma, uzundu devletlilerin kolları, ama hiç aramadılar saçlarımı. Nazım bu yüzden sever çok, kızıl saçlı bacısını!
    Bu ticaret değil misafir, sokaklarım ne demişse doğru demiştir. Hadi bırak ‘aidiyet’i… Son sigaranın son nefesini ne yana üflersen… İşte sen… Oraya aitsin. Bu durumda kolaydır her şey, çünkü bir evi olanın dönüşü vardır her yere. Ama yok, sigaranın son nefesini ne pahasına olursa olsun ciğerinde saklayanlardansan… O zaman sen…
    Geri dönüşün yok hiçbir yere… Hadi sakin; o son sigaranı anlat bana.

    Sakin: Sağlamcı sanma beni sakın! Paylaşmak için sakladım son sigaramı, üryan soyunup önümde, yüzüme üflenilsin diye. Bedenimin ücrası dahi hisseti, ciğerlerim ağzından çıkan dumanı hapsetti. Sonra ellerimiz birleşti, gözlerimiz, dudaklarımız ve tüm vücudumuz. Son nefesti üflenen, şimdi bir sigaram yok, seni bilirim ama her sabah boğazına (!) kadar duman dolu uyanırsın, sis sanar âdemoğlu. Geceden kalma dumanındır oysa bu, durmaksızın ciğerine çektiğin. Derin, hızlı bir nefes baş döndürür bilirim. Şimdi dudaklarının arasından son dumanını çek de ben de derin bir nefes çekeyim. Başım dönsün, parmaklarımın ucu uyuşsun, titreyim. Hadi bir nefes ver bana, tüm vücudum şaşırsın. Bir an dahi olsa!

    Şehir: Sen de kırgınsın işte. Buradan geliyor ortaklığımız ki; ortak yaralarmış ya hani iki varlığı tanışık yapa;, kırılan yerlerimden, köşe başlarımdan yani,sen topla tütünü, sar inceden. Kederimle tutuştur ucunu. Gelirken getirdiğin köpek öldüren şarabını da aç yanına. Dumanım dumanın olsun. Çöreklen içimdeki denizin bir kıyısına. Bak nasıl ışıl ışılım… ‘Ay’ı kırıp kırıp gerdanlıklar yapıyor bana gök kubbe bak.
    Denizin kokusunu çek içine, ne güzel çocuktur ne sır dolu çocuktur o, iyi dinle onu. Ve anlat… Niye geldin buralara?

    Sakin: İnkâr etmem bir yaram var benim de ama ortak eder misin yaramı kendine? Yaram, yaramız olur mu? Yoksa sen ezelden beri ortak mısın benimle? Eğer öyleyse ne çok yaran vardır. Ben marifet bilirim kabuk tutan yaramı açmayı. Tuz basmasam da oynar dururum geçmişimle. Bazen o da beni rahat bırakmaz yatağıma sokulur, rüyama. Yani aldatırım yanımda yatan kadını gördüğüm rüyayla, utanır söyleyemem. Köpek öldüren neden öldürmez köpek sevdamı? Oysa yalanıp dururum akan kanımı. Zaman çare değil şimdi çünkü silmeyi beceremiyor zihnimdekini.
    Denizine çok yağmur döktüm, çok dertleştim ve gördüm ki gözyaşıdır denizin ta kendisi, tuzlu. Meğer milyonlarca dertmiş derdimi döktüğüm. Milyonlarca dertmiş kıyıya vurup, kumla oynaşan. Kızdım kendime,"seninki de dert mi be çocuk" dedi deniz. Ona da kızdım aslında ama hak verdim de. Çöreklenmiş oturuyorum şimdi kıyına, ağzım yayvan, elimde şarap şişesi, derin bir nefes çekiyorum içime. Güzel, sır dolu çocuk dinlemeye hazır beni, sırtımı yaslamışım sana ey şehir, yüzüm denize dönük, nerden başlasam bilemiyorum.
    Gitmek için sebep arar insan ya da marifet bilir gitmeyi. Anlamsız cesaretler bazen aptallıktır oysa. Gitmek! Nereye? Kime ve Niye? Gitmeye sebep aramadım hiç ve sana yemin ederim olduğum yerden sıkıldığım için kaçmadım hiç bir başka yere. Sana gelmek değil, sende olmak asıl sorun. Sendeysem eğer bir göçebe gibi vatansız olmamdan çok, koynunda sakladığının boynumdaki muskam olmasıdır sebebim. Şimdi savunmasızım hayata karşı! Bir muskam yok boynumda.

    Şehir: Hapishanede bir adama sormuşlar; ‘Hangi yara en kötüdür?’ diye. ‘Her yaraya eyvallah eder de gönlümüz, sevda yarasını bir kenara ayırır.’ Demiş adam.
    Bu adamı hatırlıyorsun bir yerlerden, bir replikten. İşte başla aramaya kayıp hikâyeni, tam da o yerden.
    Sevda yarasını kutsal suyla yıkamıştır tanrılar, hiçbir bıçak giremez onun teninden içeri. Anlasana, yok işte çaresi. Neden derindir, neden karanlıktır sanırsın denizim bu kadar; neden bu denli akıntılı… Ne çok muska, ne çok kurşun ve ne çok sevda kabuğu var, bu sır dolu güzel çocuğun boğazında düğümlü…
    Belki de; toprağımla, denizimle; kulelerim, köprülerim, tepelerimle; ayrılıklar ve yaralar toplamıyımdır ben ezelden beri. Ve bilirim ki, gidenler asla gelmez geri, tıpkı Nazım, tıpkı mavi çocuk gibi. Başka renkteki çocuklar da sevilir sonra ama…!
    Lanetli bir yaradır sevda yarası. Dokundukça yayılır, sulanır, azar. Özledikçe dokunur, dokundukça özlersin.

    Yaramıza içelim bu gece. Nerden istersen oradan başla anlatmaya. Onu bulup eline vermem asla ve yardım da etmem sana. İstersen kendin arar bulursun çaresi buysa, ama önce benim tenimden geçeceksin. Sokaklarımdan, köşe başlarımdan, caddelerimden ve en çok da varoşlarımdan.

    Yaramıza içelim bu gece. Başını omzuma yasla. Gözünden akan tuz dökülsün gerdanıma, biriksin orda. Koynumda uyutayım seni; yaramıza boğazımdaki sisi basalım. Çare olmaz ama iyi gelir derler.

    Yaramıza içelim bu gece. İşte tam da o replikten başla konuşmaya. Lal olduğun, mühürlendiğin sokaklarımdan…

    Yaramıza içelim bu gece. Sarhoş olmadan ama! Yaramızın kabuk tuttuğu yerden başla anlatmaya. Hadi, sigaramı yaksana.
    _ezelim_
    _ezelim_
    Banned
    Banned


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 90
    Yaş : 36
    Nerden : antalya
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Aggres10
    Kayıt tarihi : 13/10/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue1/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (1/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından _ezelim_ C.tesi Ekim 25, 2008 4:46 pm

    buyrun yüreği ve sabrı olan okusun Smile
    cadicim
    cadicim
    YÖNETİCİ


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 1259
    Yaş : 59
    Nerden : istanbul
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Hosgor10
    Kayıt tarihi : 19/09/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10000/100000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10000/100000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10000/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10000/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından cadicim C.tesi Ekim 25, 2008 5:51 pm

    Very Happy Very Happy ne mutlu banaki her ikisindende yeterince var bendee,,,,teşekkürler paylaşımın içinnn canısııııı Very Happy
    _ezelim_
    _ezelim_
    Banned
    Banned


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 90
    Yaş : 36
    Nerden : antalya
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Aggres10
    Kayıt tarihi : 13/10/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue1/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (1/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından _ezelim_ Paz Ekim 26, 2008 12:00 pm

    insanın sabır sınırlarını zorlayan bir yazı oldu bundan eminim neyse ki sende ikiside varmış Smile
    dj.tatii
    dj.tatii
    MhanYaq Dj


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 663
    Yaş : 35
    Nerden : yer6
    İş/Hobiler : :P
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Cilgin10
    Kayıt tarihi : 18/09/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue100000/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (100000/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10000/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10000/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından dj.tatii Cuma Ekim 31, 2008 5:31 am

    paylaşım için teşekkürler Smile
    _ezelim_
    _ezelim_
    Banned
    Banned


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 90
    Yaş : 36
    Nerden : antalya
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Aggres10
    Kayıt tarihi : 13/10/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue10/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (10/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue1/10000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (1/10000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından _ezelim_ Cuma Ekim 31, 2008 12:31 pm

    ben teşekkür ederimmm sabredip okudugunuz için Smile
    baskıncan
    baskıncan
    moderatör


    Erkek
    Mesaj Sayısı : 317
    Yaş : 60
    Nerden : ordu
    Ruh Hali : ŞEHİR VE İNSAN Aggres10
    Kayıt tarihi : 24/10/08


    Rep:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue100000/1000000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (100000/1000000)
    aktiflik:
    ŞEHİR VE İNSAN Left_bar_bleue1000/1000ŞEHİR VE İNSAN Empty_bar_bleue  (1000/1000)

    ŞEHİR VE İNSAN Empty Geri: ŞEHİR VE İNSAN

    Mesaj tarafından baskıncan Cuma Kas. 14, 2008 5:00 pm

    Bu sabredip okumaya değer bişi . Bu kadar daha olsa yine okurdum ben. Zevkle okunuyo.Çünkü başlayınca bırakmak zor. Kutlarım. sigaramıda yaktımm dumanı yülselirkemyukarıkara bende zevkl okudum. flower flower flower flower :floweYaramıza içelim bu gece. Sarhoş olmadan ama! Yaramızın kabuk tuttuğu yerden başla anlatmaya. Hadi, sigaramı yaksana.r: flower flower

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:44 am